YEVGENİ ZAMYATİN’İN “BİZ” ADLI ESERİNDE TEK TİPLEŞTİRMEDEN VE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLAMADAN HAREKETLE KOMÜNİZM ELEŞTİRİSİ[1]

15 Ocak 2016 18:58 Mehmet Semih NEBİOĞLU
Okunma
3492
YEVGENİ ZAMYATİNİN “BİZ” ADLI ESERİNDE TEK TİPLEŞTİRMEDEN VE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLAMADAN HAREKETLE KOMÜNİZM ELEŞTİRİSİ[1]

 
 
  
Yevgeni Zamyatin’in “Biz” adlı yapıtı, geleceğin devlet sistemlerine ve buna bağlı yaşam tarzlarına dair olumsuz bir bakış açısı içeren distopik bir eserdir. Kitapta “devlet”in çok güç kazandığı, bireyin yaşantısının tamamen kontrol edildiği bir uzam anlatılmaktadır. Bu otoriter dünya içerisinde birçok öge, sistemin anlamsal boyutunu göstermektedir. Bu anlamsal boyutlar içinde  “mavi üniform”, “integral”, “kişisel saat” ve “numaralar” da sistemin baskıcı yönünü temsil etmektedir.
“Biz” adlı distopik eserde mutluluk ve özgürlük gibi kavramlar ters bir okuma ile sunulmuştur. Söz gelimi tek devlet tüm dünyaya kusursuz mutluluğu yaymayı amaçlamaktadır. Eğer bizim kendilerine matematiksel, hatasız mutluluğu getireceğimizi anlamazlarsa onları mutlu olmak zorunda bırakmak bizim borcumuzdur.” ( Zamyatin, s. 11) Her şeyin matematiksel kuralcı, sistematik bir makine gibi işlediği tek devlette bireylerin mutluluğu da dayatma altındadır. Kişiye duygu ve düşünce hürriyeti tanımayan tek devlet sisteminde mutluluğun ancak sistemin dayatmalarını yerine getirmekle sağlanacağına inanılmaktadır. Bireye seçme özgürlüğü ve kendi kararlarını alma hakkı verildiğinde kişinin yanlışa düşeceği varsayımından hareketle tek devlet, kişisel farklılıkları ve tercihleri reddeder. Bu yüzden kişiden kişiye değişen bir kavram olan mutluluk dahi bu sistem içinde sistemleştirtilmiştir.  Mutluluk; yaşanan, deneyimlenen bir olgu iken tek devlet sisteminde kuralları ve kaideleri belli bu anlayışa hizmet eden tek tipleştirilmiş bir yapı olarak karşımıza çıkar. Bu noktada ismi söylenmese de yazarın yaşadığı dönem ve kullandığı semboller, açık bir komünizm eleştirisi olduğunu gösterir. 1920 yılında kaleme alınan eser, yazarın ülkesinde ancak 1988 yılında yayımlanmıştır. Sovyetler Birliği'nde 1921 yılında yasaklanmış olan romanın İngilizce tercümesi 1924 yılında İngiltere'de yayımlanmıştır. Bu eser ilk antiütopyacı romanlardandır; Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya (Brave New World) ile George Orwell'ın 1984 isimli romanlarına esin kaynağı olmuştur.
“Biz”; otoriter bir sistem içerisinde insanların nasıl yaşadıklarını, düşündüklerini, bu dünyayı kurarken çevreleri ve kendileriyle olan ilişkilerini ele almaktadır. Kitapta ismi zikredilmese de çıkmazları olan bu sistem, komünizmdir. Eser, D-503 olarak adlandırılan odak figürün gelişen olaylar içerisinde yaşananlara verdiği tepkiler buna bağlı yaşadığı değişimle sistemi sorgulamaya başlaması şeklinde aktarılır. Bu aktarım, odak figürün tuttuğu günlükle tanıtılır. Odak figür D-503, içinde yer aldığı sisteme koşulsuz bağlıdır ve o sistemin gücü adına büyük bir inançla çalışır. “Tek devlet”  sistemi adına bu devletten daha aşağı bulunan diğer gezegenlere aklın gücünü taşımak gibi bir anlayışla integral adında bir uzay mekiği yapılır. D-503, bu mekiğin yapımında çalışan mühendislerden biridir. “Diğer gezegenlerde yaşayan, belki de hâlâ ilkel özgürlük ortamında bulunan, meçhul varlıkları aklın iyilikçi boyunduruğu altına almanız gerekiyor. Eğer bizim kendilerine matematiksel, hatasız mutluluğu getireceğimizi anlamazlarsa onları mutlu olmak zorunda bırakmak bizim borcumuzdur. Ama silahtan önce sözü deneyeceğiz.”(Zamyatin, s.11) Aklın oluşturduğu gücün insanın duygularıyla yapacağı hataları engelleyeceği düşünülür. Tek devletin gücü, integralle o gezegenlere aklın iyilikçi boyunduruğu götürülerek kanıtlanacaktır. Mekiğin yapılma amacı tek devleti diğer gezegenleri fethederek büyütmek, imparatorluk hâline getirmektir. Görüldüğü üzere, eserde yayılmacı Sovyet politikaları üstü kapalı bir biçimde eleştirilmektedir.
Bolşevik Devrimi'nin hemen ardından yazılan eserin sistem karşıtı duruşu, eserde sembolik bir üslupla yansıtılmıştır. Tek devlet egemenliği altında yaşayan insanların “üniforma” diye adlandırılan giysileri giymek gibi bir zorunlulukları vardır. Bunun dışında herhangi bir serbest kıyafeti giymeleri yasaktır. Öncelikle bununla tek tip insan modelinin görsel bir görünümü söz konusudur. Göze ilk çarpan, onların bir yerde kimliklerini de temsil eden giysiler, bu dünya içerisinde tekleşince kişilerin bireysellikleri ve kimlikleri yok sayılmaktadır. Bireyselliklerin, kimliklerin önemli sayılmadığı, toplumun öne çıkarıldığı bu sistemde devlet öncelikle insan görünümlerini tek tipleştirir.  Buradan da yapıta da adını veren “biz” vurgusuna gidilmektedir. Kişilerin benliklerini, biricik olan bireyselliklerini ortadan kaldırıp onları herkes gibi yapmanın ilk adımını “üniformalar” oluşturmaktadır. Üniformalar “ayrılıkları, farklılıkları” siler; böylece kişinin “ben” diyebileceği ilk alan olan “giysiler”le farklılığa hiçbir şekilde izin verilmemiş olur. Mavimsi üniflerini göğüslerine devletin bütün kadın ve erkeklere verdiği numaraları gösteren altın rozetlerini takmış olan numaralar, yüzlerce, binlerce numara, dörder kişilik sıralar hâlinde aynı tempoyla, müziğin ahengine uygun olarak yürüyordu.” ( Zamyatin, s. 15 ) Ayrıca bu uygulamanın katılığında “tek devlet”in kendisine karşı olan güvensizliği de dışa vurulmuş olur. Kurgunun birçok yerinde karşımıza çıkan uygulamalarda devletin sürekli bir tehdit altında olduğu, bu tehditlerin oluşup birikebilmesini önlemek için her uygulama sert bir şekilde hayata geçirilmektedir. D-503’ün ilerleyen bölümlerde üniformasız insanlar gördüğünde yaşadığı şaşkınlığın altında, bu düzenin insanlarda oluşturduğu algı yatmaktadır.
“Tek devlet” egemenliği altında yaşayan insanların kendilerine ait zamanları “kişisel saat” adı altında sınırlandırılmıştır. Devletin güvenliği açısından insanların bireysel özgürlükleri sakıncalıdır bu nedenle ne kadar az kontrol dışı zaman varsa o kadar iyidir. Bu saatlerde bile kişilerin ne yaptığı bellidir. Ya tek devletin yeni birey ihtiyacını karşılama amaçlı cinsellik ya tek devletin belirlediği onun gücünü simgeleyen marşlarla yürüyüş ya da odalarında masumca yazı çizi işleriyle uğraşırlar.
Eserde “integral, kişisel saat ve kişilere verilen numaralar”, o dünyanın oluşabilmesinin başlıca ögelerindendir. Tek devletin oluşturduğu bilimsel, matematiksel dünyanın işleyebilmesinin en önemli araçlarındandır. Sürekli denetleyen, bireyi yok sayan, kendi kontrol edilebilir dünyasını oluşturan bu araçlar, devletin nasıl düşündüğünün de simgesidir. Bunlarla devlet insanlarını hem kontrol edebilmiş hem de kendi sisteminin işleyebilmesini mutluluk adına sağlamıştır. Upuzun zinciriyle bağlanmış bir köpeğin kendini özgür zannetmesi, komünist sistem kendi dayatmalarını kusursuz olarak göstermiştir. Zamyatin, bu romanıyla tam olarak okuyucusuna zincirin sınırlarını yani komünist düzenin kusursuz gibi gösterdiği kusurlarını gözler önüne sermiştir.


[1] Yazıda, Yevgeni Zamyatin, İthaki Yayınları, İstanbul 2012, neşri kullanılmıştır.